31 Mayıs 2006

ASKIN KITABI

Forumda bir arkadaşın sorusuydu.
"Aşkın kitabını yazsanız, ilk çümleniz ne olurdu?" diye.
Bende anlık birşeyler karaladım.
Değştrmeden aşağıya koyuyorum.

Her halde şu şekilde bir ön söz ya da final olurdu.

Burada yazılanlar çok mu mantıksız geldi sana?
O halde bir sor kendine "Ben aşık mıyım?" diye.
Yazan benim, yazılan da benim aşkım.
Ki, onun dilinden anca ben anlarım.
Eğer ki ariyorsan aşkı,
tatmak istiyorsan bu hissi,
hem sevinci, hem çaresizliği...

Kaldır o koca kafanı, ve çevrene bir bak,
aşk orda bir yerde seni bekliyor.
Ama dikkatli ol, ürkek bir çocuktur aşk.
Aniden üstüne gelirsen kaçar senden.
Neden kaçtığını bilmeden.

HUZUR

Fark ettim ki.
Şu dünya üzerinde huzur'u tarif edebilecek hiçbir kelime yok.
Hani, "Anlatılmaz, yaşanır" derler ya.
İşte öyle bir şey.

Ola ki an gelir.
Kendinizi mutlu hissedersiniz.
Tarif edilemez, nedenini bilmediğiniz bir mutluluk sarmıştır çevrenizi.
O an, sanki dünyanın en güvenli köşesindesinizdir.
İşte tüm bunlar, aslında huzurun belirtisidir.
Anla ki...
Huzurlusundur...

26 Mayıs 2006

ANLAMAK

Anlatanın da suçu vardı,
anlayacak olanın da.
İkisi yer değiştirdi,
ama sonuç değişmedi.

23:53 26.05.2006

Bircan HANCI

24 Mayıs 2006

ANLADIM

Anladım ki bir hastalıksın sen.
Kaynağını söküp atmak istesem de...
Kalpsiz yaşayamıyor insan.

Bircan HANCI

27 Mayıs 2006

21 Mayıs 2006

Sevgi

İlginçtir ki.
Şu dünyada, en sevdiğimiz insanlar
sevgimizi en az gösterdiklerimizdir.

Boşuna dememişler
"Birisi, size olan sevgisini, sizin istediğiniz gibi göstermiyorsa.
Bu sizi sevmediği manasına gelmez."

Deee... Gel de anlat. :(

Var bu akşam birşey bende.
Taa derinde bir yerde

19 Mayıs 2006

Ha Cennet Ha Cehennem

Ha Cennet ha Cehennem.
İkisi de tanrının krallığı değil mi ki?

Ne diye korkarız cehennemden?
Yanmak mı bizi ürkütür?

Oysa demezler mi "Hamsın, pişmek için yanacaksın" diye.
Cennete rehavete kapılacağıma, bırakın cehennemde pişeyim.

Ben ki, buraya dünya'dan geldim...
Cennetin en güzelini burda yaşadım,
Cehennemin en yakıcısı, beni burda yaktı.

Şimdi, neden sakınayım? Sizler zati kendi cehenneminizde hapsolmuşssunuz,
Cennet hayali sarmış dört bir yanınızı.

Allah'ım, izi ver, cehenneminde kalayım.
Hiç olmazsa ordakiler, neden orada olduklarını biliyor.

Ben sana varmışım, ha senin cennetin, ha senin cehennemin.
Şu günahkar kulunu huzuruna kabul ettin ya, ben daha neyleyim.

18 Mayıs 2006

Kaos

Şu anki ruh halim.
Yazacak çizecek çok şey var.

Biriktikçe birikiyor.
Ruhum gelgitler arasında kaldı.
Ya eski denizciler gibi, gelgitlerden güç alacak.
Yada yeni bir yüzücü gibi içinde boğulacak.

Her iki durumda bedenim karlı çıkacak.
Ama ruhumda bazı şeyler azalacak.
Nietzsche nin dediği gibi,
"Seni öldürmeyen şey, daha da güçlendirir."
Demek ki şu koskoca dünyada, ama şu küçükük hayatta,
en güçlü insan ben olucam.

Beni öldürebilecek şey öldürmedi,
Bir denedi, iki denedi...
Aslında hata onda değil,
benim yaşamaktaki inadımda idi.

O gün bu gündür inatlaşmıyoruz.
Sanırım benden sıkıldı,
başka oyuncaklar buldu kendine

Gene de, arada bir yokluyor.
60 sene sonraya randevu verdim.
En azından o zamanlarda,
elimde iyi kötü bir baston olur,
Bir temiz sopa çeker,
Huysuz bir ihtiyar ile uğraşmak neymiş gösteririm.

Şimdi ruh halimi bir yana bırakalım işimizim başına dönelim.
80 imize kadar bişi olmayacak, 85 te de küçük bi sopalama eğlemi olacak.
O zamana kadar para kazanmaya, ve hayyataki en önemli felsefemi yerine getirmeye devam "Torunlarama anlatacak çok şeyim olması" :)

04 Mayıs 2006

Nerede?

Nerede hata yaptık bu hayatta? Gelişimiz mi suçtu yoksa? Biz insanlar yokken daha mı masum du bu dünya? Yoksa edebi kötülük, uykuda bizi mi bekliyordu?

Şeytanın dürtmeleri kalbimize saklanan AŞK oklarını ne zaman geçti? Bize anlatıldığı kadar saf mıydı aşk?

Kabimize saplanan o AŞK okunun, o ilk sıcaklığı ile mutluluk kaplardı içimizi. Gözümüz sevgiliden başka birşey görmez iken. Asıl gerçeği unutuyorduk. "Kalbimize saplı duran o oku."

Ne zaman ki o ilk çıcaklık ile aşkın etkisi geçer. İşte o an "AŞK ACISI" dediğimiz hisse kapılırız. Aslında açı değil, ayılmak gibi birşeydir AŞK. Tüm gece içmişliğin arkasında kalan yegane hatıra "BAŞ AĞRISI" dır sadece. AŞK etkisini yitirdikçe kalbimize saplı duran oku daha da iyi hissetmeye başlarız. Ne yazik ki oklar AŞK ile birlikte terk etmiyor, ne ruhumuzu ne bedenimizi.

Hah, ben mi sarhoşum? İki kadeh şarap sadece, ki o da beklemekten yarı sirkeye dönmüş, üzerine ilave edilen gazoz ile tatlandırılmış sirke benimkisi.

Benim sarhoşluğum geceden, gündüzleri her yer ışıl ışıl, insanlar cıvıl cıvıl iken. Sadece gece, tüm çıplaklığı ile gerçekleri gösterecek cesarete sahiptir.

Gündüz gülen gözlerin, kaçının gecenin bir vaktinden sabahın ışıklarına kadar, hıçkırıklar içinde ağladığını biliyormusunuz siz?

Evet, elbette insanlar uykusunda ağlar, ama uyanıken yapamadıklarındandır. Yoksa siz, hiç rüyada uçmadınız mı?

Geç oldu, yatıp uyuycam, sakın ola bunu okurken noktaları virgülleri atladım demeyin. Ki atlasanız da umurmda değil. Ben sadece durduğum yerleri işaretledim, sizin için yanlış, benim içimse doğru, işte aramzıdaki fark ta bu.

Kacirdiklarimiz

Ne demeliyim ki. Herşey ap açık.
Linkteki Karikatür Oldukça Güzel Bir Gönderme