Neler oldu neler.
Neler mi oldu?
Anlatayım.
Pek sevgili karaoğlan da bir dünya sorun ile cebelleşmek zorunda kaldım.
Zira sisteme ikinci bir harddisk ilave ettiğimde anakart saçmalamaya başlıyor.
Sanırım IDE kanalları ile ilgili bir sorun, müsağit bir zamanda kasanın içindeki herşeyi söküp diğer bir anakart üzerinde deneme yapmam gerek.
Peki bu hatayı nasıl fark ettim?
İtiraf etmek gerekirse pek te iyi bir tecrübe olmadı.
Hatanın rastgele zamanlarda ortaya çıkıyor.
Bu da bana bir adet Linux sisteme, daha a önemlisi Open Office Org için hazırladığım 4-5 şablona mal oldu. Tüm günümü makineye ayırmam nedeni ile başka bir iş yapamamak ta cabası. :(
Karşıma iki seçenek çıkıyor.
Open Office Org'u windows altında kullanmak, şablon tasarımını vs diğer tüm çalışmları windows sisteminde yapmak. Yada emekliye ayırdığım, ve son bıraktığımda güç kaynağında sorun olan emektar PII 300'ü mü tekrar ayağa kaldırarak üzerine bir adet Linux (Muhtemelen Ubuntu yada Slackware) kurmak. Şimdiye kadar fazlası ile kahrımı çeken, ve beni hiçbir zaman yarı yolda bırakmamış bir makinedir kendisi :') Nostalji yaşadım birden :)
Saat sabahın 01:00'ı gibi duygusal bir zamanımdaydım. Dışarıda yağmur yağıyor,ve az önce çok sevdiğim bir dostum ile kısa bir konuşma yaptık, eskileri yad ettik. Birşeyler karalamak için makinenin başına geçtim. Lakin o sırada stüdyoda kullandığımız sistemde bir problem çıktığı için oturduğum gibi kalkmak zorunda kaldım. Tabii ben oradan ayrılırken tüm o ruh halim koltukta kala kalmış ve "Bana hiç vakit ayırmıyorsun, biraz da ruhuna vakit ayır" der gibi bir bakış sergiliyordu. Haklımıydı? Hem de kelimesi kelimesine.
Şimdilik burada ara veriyorum.
Saat sabahın 5 i olmuş durumda, az önce sabah ezanı okundu. Yatma vakti geldi demektir. Yarın bitirmem gereken (bitmese de olur,ama bu benim kendi koyduğum bir süre) bir adet web sitesi var.
Şu yakınlarda bir de çöpçatanlık (kibarcası arkadaşlık sitesi) sitesi hazırlayabilirim, "Yapmadığım bir bu kalmıştı, tam olur artık." halindeyim. İşin kötüsü elime hiçbir hazır done vermediler. Oldum olası kağıt üzerine dökülmemiş işleri yapmaktan hoşlanmam. Sözler her zaman havada kalır, ve çoğu zaman insanlar ağızlarından neler çıktığına dikkat etmezler. Oysa yazı, katı bir kanun gibidir, kişisel not tutsanız bile yazı yazıp gözünüzün önüne koyun. Gözünüzün içine girecek gibi dursun, ki her geçen gün, siz el atmadıkça orada yazılı olan hiçbirşeyin gerçekleşmeyeceği, iyice bir kafanıza kazınsın.
Ara veriyorum dedim. Ama lakin hağla daha yazmaya devam ediyorum. Demek ki anlatacak çok şey var. Yorgunum ve yazma isteğimi bastırıp uyumam gerek. Artık Pazar, erken kalkmak gibi bir dert yok,fakat öğlenden sonra kalkıp ta günün yarısından fazlasının heba edildiğini görmek te istemiyorum.
Ve ben, artık yatıyorum.
Beni benden başka okuyan varsa sağlık ve huzur diliyorum.
Keçileri kaçırmadan elinizdekinin değerini bilin.
Bana bakmayın, ben böyle mutluyum, onları bir arada tutmaktansa hepsini özgür bıraktım. Toplamak için peşlerinden giderken beni bam başka alemlere sürükleyebiliyorlar...
Ama siz yinede...
Bunu evde denemeyin. :)
Anlatayım.
Pek sevgili karaoğlan da bir dünya sorun ile cebelleşmek zorunda kaldım.
Zira sisteme ikinci bir harddisk ilave ettiğimde anakart saçmalamaya başlıyor.
Sanırım IDE kanalları ile ilgili bir sorun, müsağit bir zamanda kasanın içindeki herşeyi söküp diğer bir anakart üzerinde deneme yapmam gerek.
Peki bu hatayı nasıl fark ettim?
İtiraf etmek gerekirse pek te iyi bir tecrübe olmadı.
Hatanın rastgele zamanlarda ortaya çıkıyor.
Bu da bana bir adet Linux sisteme, daha a önemlisi Open Office Org için hazırladığım 4-5 şablona mal oldu. Tüm günümü makineye ayırmam nedeni ile başka bir iş yapamamak ta cabası. :(
Karşıma iki seçenek çıkıyor.
Open Office Org'u windows altında kullanmak, şablon tasarımını vs diğer tüm çalışmları windows sisteminde yapmak. Yada emekliye ayırdığım, ve son bıraktığımda güç kaynağında sorun olan emektar PII 300'ü mü tekrar ayağa kaldırarak üzerine bir adet Linux (Muhtemelen Ubuntu yada Slackware) kurmak. Şimdiye kadar fazlası ile kahrımı çeken, ve beni hiçbir zaman yarı yolda bırakmamış bir makinedir kendisi :') Nostalji yaşadım birden :)
Saat sabahın 01:00'ı gibi duygusal bir zamanımdaydım. Dışarıda yağmur yağıyor,ve az önce çok sevdiğim bir dostum ile kısa bir konuşma yaptık, eskileri yad ettik. Birşeyler karalamak için makinenin başına geçtim. Lakin o sırada stüdyoda kullandığımız sistemde bir problem çıktığı için oturduğum gibi kalkmak zorunda kaldım. Tabii ben oradan ayrılırken tüm o ruh halim koltukta kala kalmış ve "Bana hiç vakit ayırmıyorsun, biraz da ruhuna vakit ayır" der gibi bir bakış sergiliyordu. Haklımıydı? Hem de kelimesi kelimesine.
Şimdilik burada ara veriyorum.
Saat sabahın 5 i olmuş durumda, az önce sabah ezanı okundu. Yatma vakti geldi demektir. Yarın bitirmem gereken (bitmese de olur,ama bu benim kendi koyduğum bir süre) bir adet web sitesi var.
Şu yakınlarda bir de çöpçatanlık (kibarcası arkadaşlık sitesi) sitesi hazırlayabilirim, "Yapmadığım bir bu kalmıştı, tam olur artık." halindeyim. İşin kötüsü elime hiçbir hazır done vermediler. Oldum olası kağıt üzerine dökülmemiş işleri yapmaktan hoşlanmam. Sözler her zaman havada kalır, ve çoğu zaman insanlar ağızlarından neler çıktığına dikkat etmezler. Oysa yazı, katı bir kanun gibidir, kişisel not tutsanız bile yazı yazıp gözünüzün önüne koyun. Gözünüzün içine girecek gibi dursun, ki her geçen gün, siz el atmadıkça orada yazılı olan hiçbirşeyin gerçekleşmeyeceği, iyice bir kafanıza kazınsın.
Ara veriyorum dedim. Ama lakin hağla daha yazmaya devam ediyorum. Demek ki anlatacak çok şey var. Yorgunum ve yazma isteğimi bastırıp uyumam gerek. Artık Pazar, erken kalkmak gibi bir dert yok,fakat öğlenden sonra kalkıp ta günün yarısından fazlasının heba edildiğini görmek te istemiyorum.
Ve ben, artık yatıyorum.
Beni benden başka okuyan varsa sağlık ve huzur diliyorum.
Keçileri kaçırmadan elinizdekinin değerini bilin.
Bana bakmayın, ben böyle mutluyum, onları bir arada tutmaktansa hepsini özgür bıraktım. Toplamak için peşlerinden giderken beni bam başka alemlere sürükleyebiliyorlar...
Ama siz yinede...
Bunu evde denemeyin. :)

0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home