30 Haziran 2006

Ayın çalışanı

Bu ay ve geçen ay ayın çalışanı olarak HP 1315 yazıcımı seçiyorum :)

Sağolsun kendisi beni yarı yolda hiç bırakmadı. Yüzlerce sayfa yazı, onlarca fotoğraf baskısının altından hakkıyla geldi.

Sağ ol var ol :)

Artık üretilmiyor olsa da, bir tane temin ederseniz rahat edersiniz :)

End Of Dı internet

Bu günitibarı ile askerlik yolları gözüktüğü için ADSL bağlantımı kapattım.
Şu arada herkes öğle yemeğinde olsa gerek ki hağla çalışıyor meret :)

Kapanmadan yazayım dedim ben de.
Bu nedenle MSN de forumlarda vs. gözükmeyeceğim, haberiniz olsun.

Hepinizi ayrı ayrı öpüyorum, canlarım benim. :)

29 Haziran 2006

Sana güvenemiyorum...

Şimdiye dek bu lafı kimden duydu isem, (Kız/Erkek farketmez)

O kişiden sağlam bir kazık yemişimdir.

27 Haziran 2006

Burada yeni hikayemin adı olacaktı...

Ama olmadı.
Karaladım birşeyler,
Ama yetişemedi.

Değil işte, değil...

Kelimeler herşeye yetişemiyor ne yazık ki.
Odama kapanmam gerek, ve müzik, birkaç yavaş parça.
Sonra yazmaya başlamak gerek.

...

Şimdi bakıyorum da, aslında yazdığım en uzun hikaye topu topu bir satır.
O ilk satırla kişiliğini, ve özgürlüğünü veriyorsunuz bomboş bir kağıda.

Ve, kendi kendini yazmaya başlıyor.

Askerlik

Geldi çattı.
Bu gün askerlik şubemden dosyalarımı aldım.
En geç 8 Temmuz da Sivas taki birliğime teslim olmam gerekiyor.

Buradan görüşemeden gideceğim herkesten özür diliyorum.

Hakkınızı helal edin.

NOT : Gidene kadar birşeyler daha karalamaya vaktim olacaktır.
Notlarıma baktım da, epey bir yazı birikmiş, kimilerini yazar, kimilerini es geçerim.
Bakmışsın hepsini silerim...

16 Haziran 2006

ilişkiyi saklamak

Her zaman demişimdir "Ortada AŞK yaşadığını söyleyen iki kişi varsa, ama o iki kişiden birisi ısrarla ilişkini herkesten saklıyorsa, o ilişkide bir sorun vardır."
Saklayan taraf o ilişkide bir gelecek görmüyor,göremiyordur.

Benimle aynı düşünceleri paylaşan İlhan Uçkan hanım da bu fikrini geçen hafta Milliyet Cumartesi'ndeki köeşesinde belirtimiş.

Kendisinden izin alarak yazının bir kısmını değiştirmeden aşağıya koyuyorum.

-------------------------------
İşte Bilirkişi olarak yazıyorum:
İnsan sevdiğiyle şöyle çekinmeden el ele dolaşmak, sevgisini çekinmeden, saklanmadan yaşamak istemez mi?
İster tabii...
Ama bazen birileri de ilişkisini "örtülü" yaşamak ister. Kimseler bu ilişkiden haberdar olsun istemez...
Peki sizinle ilişkisini saklambaç oynar gibi yaşamaya uğraşan biri bunu neden yapar?
Cevabı çok basit bu sorunun:
O ilişkiden gelecek ummadığı ve elbette ilişkisini hayatında yeterince önemli bir yere koymadığı için...
Yani kimse kendine bahaneler yaratıp bu gizliliği "heyecan" addetmesin boş yere. Zira gizlilik varsa, ilişki de yok demektir!

15 Haziran 2006

Fahrettin Kerim

Bana E-Mail ile gelen bir yazi.
Hosuma gitti sizin de begeninize sunuyorum.
-------------------------------------------

"1950'lerin başında bir gece beyoğlu meyhanelerinden birine,
elinde bir ney muhafazası taşıyan, 25-30 yaşlarında,iyi giyimli bir genç girer.
şöyle bir etrafı kolaçan ettikten sonra,boş bulduğu bir masaya ilişip,
havalı bir el hareketi ile garsonu çağırır;
-şişşşt,bakar mısın buraya.
garson seyirtir hemen masaya doğru;
-buyrun beyim?
-bir fahrettin kerim bana.biraz buz,az da badem.
fahrettin kerim,o zamanların istanbul valisinin adı ile anılan minik rakı şişesi.
büyüklerim bilir, hani "mini mini valimiz,ne olacak halimiz" sözleriyle anılan.
-başüstüne beyim.
sipariş gelmeden daha,mekanın sahibi gelir masaya;
-delikanlı,bakar mısınız?
delikanlı afili bir bakış atar;
-buyurun?
-o masadan kalkmanızı rica edecektim,şu arkadaki masaya alsak sizi.
-ne münasebet efendim,boştu masa ben geldiğimde.
-üstadın masasıdır bu,buraya gelen herkes bilir,kimse oturmaz!
-ne üstadı imiş bu?
patronun gözü masadaki neye ilişir ve gözüyle işaret eder;
-üstad neyzen tevfik,tanıyor olmalısınız.
-ben benden başka üstad tanımam, benim üstad diyeceğim adam bu aleti benden iyi üflemeli...
patron sinirlenmeye başlar,iki de fedai hareketlenir masaya doğru.

tam o sırada,az önce meyhaneye girip tartışanların haberi olmadan
duruma şahit olan neyzen tevfik el eder patrona"bırak kalsın" anlamında.
Ne de olsa son demleridir artık hayatının,durulmuştur artık gençlik ateşi.
yavaşça ilişir arkadaki boş masaya,bir fahrettin kerim de o söyler,az da badem.
delikanlı ikinci şişeyi de bitirdikten sonra,neyi çıkartır muhafazasından,dudaklarına götürür.

patron artık dayanamaz acele seyirtir masaya;
-delikanlı ayıp yahu,üstadın yanında..herşeyin bir edebi,usulü var yahu!
arka masadan kısık bir ses duyulur;
-şşşşt bırak efendi,tamamdır.

patron üstada hürmetten,geri geri çekilir karanlığa doğru,delikanlı başlar bir taksim üflemeye.
herkes bırakır çatalı,bıçağı,kadehi;kulak kesilir.ustadır delikanlı hakikaten.
ustadır da,çok tizden girmiştir,hem caka satma merakı,hem de içkinin tesiri ile.tıkanır kalır..

tam fısıltılar başlamışken,ilahi bir ney sesi duyulur üstadın masasından,
delikanlının çıkamadığı perdeden almış,devam etmektedir.şaşırır delikanlı,hem zordur o perdeye çıkmak,
hem de alıcı gözle baktığı halde,ney görememiştir üstadın elinde o ana kadar.

arkasına döner...bakar...gördüğü yeter ona..
alelacele,kıpkırmızı bir suratla.. çeker gider.

Üstadın elinde ney değil,boş bir fahrettin kerim şişesi vardır,ona üflemektedir ney yerine."