Gecmisten 1
Atalarımız boşuna "Söz uçar, yazı kalır" dememişler. Not defterlerimi (ki bu türde pek çok defterim vardır) kurcalarken karşıma çıkan bir yazı... İçi anlamsız karalamalar ile dolu, anlıyorum ki kafam gerçekten de karma karışıkmış. Hatta bazı resimler çektiğimi bile hatırlıyorum. Eğer bulursam onları da ilave ederim, kim bilir...
-------------------------------------
Aksilik, aksilik, aksilik.
Otobüse bindiğimde benim için son durak Çorlu idi, şu an ise saat gecenin on'u ve ben, Kadıköy'de bir sahil kafesinde oturmuş, zatüre olmama yetecek kadar rüzgar yiyiyorum.
Çevremdeki insanların bakışlarına aldırmadan defterime birşeyler yazmakla meşgülüm. Bir şekilde içimi boşaltmam gerek. Şu an en yakınımda da (her zaman olduğu gibi) kağıt ve kalem var.
Sırf inat olsun diye beni aramadığını biliyorum.
...
Pek çok kişiye 10 soruluk bir sınav uyguluyorsun. O kişiler ki sınava girdiklerini bile farketmekten aciz.
Aynı sınavı benim e önüme koyuyorsun, ve ilk on soru kolayca yanıtlanıyor...
On sorunun ardından bir soru daha geliyor, sonra bir tane daha, ve bir dane daha, ve birtane daha... Doğru yanıtlar geldikçe soruların ardı arkası kesilmiyor...
Merak ediyorum, acaba bu sınavı hangimiz kazanacak? Yanlış bir cevap için ard arda sorular üreten senmi? Yoksa bıkmadan her sorunu yanıtlayan ben mi?
...
Senin yaptığını yapıp, Bursa'ya dönene dek seni aramayacağım... Adım gibi biliyorum, sabah gözünü açtığında, benim iş yorgunu gözlerimle yatmadan önce sana attğım "Günaydın birtanem." mesajını arayacaksın telefonunda... Ya da ben, öyle olmasını umuyorum...
...
--------------------------------------------------------
Ne mi oldu peki?
Saat 23:30'a kadar kadıköy de turladım. Sonra eski bir dost ile buluştuk, birşeyler yiyip içtik, sohbet ettik.
Diyeceksiniz ki "Peki ya O" ... Güzel soru... Diğerleri gibi kendi yolunu seçti, biteceğini bile bile ikimizin de görmeye başladığı bir rüya idi herşey...
...
...
Devamı var, belki bir başka geçmişte karşıma çıkar, buraya yazarım.
-------------------------------------
Aksilik, aksilik, aksilik.
Otobüse bindiğimde benim için son durak Çorlu idi, şu an ise saat gecenin on'u ve ben, Kadıköy'de bir sahil kafesinde oturmuş, zatüre olmama yetecek kadar rüzgar yiyiyorum.
Çevremdeki insanların bakışlarına aldırmadan defterime birşeyler yazmakla meşgülüm. Bir şekilde içimi boşaltmam gerek. Şu an en yakınımda da (her zaman olduğu gibi) kağıt ve kalem var.
Sırf inat olsun diye beni aramadığını biliyorum.
...
Pek çok kişiye 10 soruluk bir sınav uyguluyorsun. O kişiler ki sınava girdiklerini bile farketmekten aciz.
Aynı sınavı benim e önüme koyuyorsun, ve ilk on soru kolayca yanıtlanıyor...
On sorunun ardından bir soru daha geliyor, sonra bir tane daha, ve bir dane daha, ve birtane daha... Doğru yanıtlar geldikçe soruların ardı arkası kesilmiyor...
Merak ediyorum, acaba bu sınavı hangimiz kazanacak? Yanlış bir cevap için ard arda sorular üreten senmi? Yoksa bıkmadan her sorunu yanıtlayan ben mi?
...
Senin yaptığını yapıp, Bursa'ya dönene dek seni aramayacağım... Adım gibi biliyorum, sabah gözünü açtığında, benim iş yorgunu gözlerimle yatmadan önce sana attğım "Günaydın birtanem." mesajını arayacaksın telefonunda... Ya da ben, öyle olmasını umuyorum...
...
--------------------------------------------------------
Ne mi oldu peki?
Saat 23:30'a kadar kadıköy de turladım. Sonra eski bir dost ile buluştuk, birşeyler yiyip içtik, sohbet ettik.
Diyeceksiniz ki "Peki ya O" ... Güzel soru... Diğerleri gibi kendi yolunu seçti, biteceğini bile bile ikimizin de görmeye başladığı bir rüya idi herşey...
...
...
Devamı var, belki bir başka geçmişte karşıma çıkar, buraya yazarım.
